Osmanlı Döneminde;
-Pencerenin önünde sarı çicek varsa, "bu evde hasta var, evin
önünden geçerken gürültü yapma" anlamına gelirdi...
-Pencerenin önünde kırmızı çiçek varsa, "bu evde gelinlik çağına
gelmiş bekar kız var, evin önünden geçerken konuşmalarına
dikkat et ve küfür etme! " anlamına gelirdi...
-Kız istemeye gelindiğinde damat adayının namaz kılıp
kılmadığını anlamak için pantolonunun 'diz izine' bakılırdı...
-Kahvenin yanında su gelirdi, şayet misafir toksa önce kahveyi
alır, açsa suyu alırdı... Ona göre ya yemek sofrası hazırlanır ya da meyve ikram edilirdi...
-Kapıların üstün de iki tane tokmak olurdu, biri kalın biri ince.
Gelen bayansa kapıyı ince tokmakla vururdu, evin hanımı kapıyı
ev haliyle bile açardı. Eğer erkekse kalın tokmakla kapıyı vururdu.
Evin hanımı kapıyı ya örtünüp açar ya da bi mahremi
(kocası vs.) açardı...
-PEYGAMBER EFENDİMİZ (S.A.V) 'in 63 yaşında vefatından sebep,
63 yaşını geçmiş büyüklerimizin yaşları sorulduğunda "haddi
aştık" derlerdi...
-Yolda küçük büyüğün önünden yürüyemezdi...
-Cuma namazına esnaf -ki kuyumcular da dâhil- kapıya kilit
vurmadan giderdi...
-Fitre Zekat Ramazan dan önce Şaban da verilirdi.
Fakir fukara Ramazana erzaksız girmesin diye...
-Esnaf Ramazan ayın da toplanıp gerçek bir ihtiyaç sahibinin "borç
defterini" kapatırdı...
Nereden nereye?
Kendimize yabancılaştık.
Nezaketin,güzel ahlakın, öz sevginin, hakiki saygının dünyayı
kurtardığını unutur olduk!!!
Biz ne vakit kendi özümüze dönüş yapacağız?